Bursa’da Demirtaşpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Lütfü Barutçu’ya ait Barutçu Tekstil’de, Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası’na üye oldukları için 9 işçi işten çıkarıldı. İşe iade edilme talebiyle fabrika önünde direnişe geçen işçiler, direnişlerinin 106’ncı gününde zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. 30 Ocak’ta hastaneye kaldırılan işçilerin, eylem alanının yakınına amonyak yüklü tankerin getirilmesi nedeniyle zehirlendikleri ortaya çıkmıştı.Türkiye İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü, Barutçu Tekstil’de meydana gelen işçi kıyımına ve işçilerin zehirlenmesine tepki göstermek amacıyla, Barutçu Tekstil’in İstanbul Şişli’de bulunan mağazası önünde eylem düzenledi. “Barutçu Tekstil işçisi yalnız değildir” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Lütfü Barutçu yargılansın” ve “Yaşasın sınıf dayanışması”, “Sendika haktır engellenemez” sloganları atıldı.‘BU BİR CİNAYETE TEŞEBBÜS SUÇUDUR’Cinayete teşebbüs suçunu ifşa etmek üzere Barutçu’nun mağazasının önünde toplandıklarının ifade edildiği basın açıklamasını TİP üyesi Gizem Karaköçek okudu. Açıklamada “Barutçu Tekstil işçilerine karşı, sendikalaşmaya çalıştıkları için işlenmiş bir suç bu. Denetimsizlikten, işçilerin haklarını gasp eden işverenlere cezai yaptırım uygulanmamasından kuvvet alan utanmazlık işi adeta cinayete teşebbüse kadar vardırdı” denildi.Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:“Tekstil, hazır giyim, Türkiye’nin ihracatla en fazla döviz girdisi sağlayan üçüncü büyük sektörüdür. Bu sektörde çalışan 1 milyonu aşkın işçi var ve dünyadaki 70 milyonu aşan ve yüzde 75’i kadın olan bu işçiler aynı kötü koşullar altında hayatta kalmaya çalışıyor: Düşük ücretler, aşırı fazla mesailer, güvensiz çalışma ortamı, ayrımcılık, kötü muamele ve örgütlenme haklarının ihlali.Barutçu Tekstil bu hak ihlalini bir adım ileriye taşımış, işçilerin canına kastetmiştir. Bursa Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Barutçu Tekstil fabrikasında sayıları 400’ü aşan işçi düşük ücretlerle, “elden mesai” yani kayıt dışı ödemelerle, yasal ve insani sınırları aşan bir şekilde, ayda 100 saati bulan fazla mesailerle çalıştırılıyorlardı. Üstelik fazla mesaiye zorlanıyorlar, kalmak istemediklerinde tehdide maruz kalıyorlardı. Pazar günleri ve diğer tatillerde çalıştırılıyorlar, sabahın 06.30’unda işbaşı yapıp 22:30’a kadar evlerine gidemiyorlardı. Bayram günlerinde saat 21.00’de yüz okuma sistemiyle fabrikadan çıkış yapmış gibi gösterilip, sabahlara kadar çalışılıp, beton üzerinde yatılan bir işyeri idi, Barutçu Tekstil. Tuvalete giderken izin almak zorunda olunan, saat tutuyoruz diye uyarı çekilen, kadınların türlü çeşit aşağılamalara maruz kaldıkları, tavizkâr tutumlarla, kötü muameleyle bağırılıp çağırılarak ağlatıldıkları, ama en zor, en ağır işlerin üzerlerine yüklendiği bir işyeri. Öyle ki kadın işçiler zorunlu fazla mesailere kalmaktan, seri çalışmaktan bel ve boyun ağrısı çekiyor, elleri uyuşuyor, ama onlara diğer işçilerden daha düşük ücretler ödeniyordu. Bu şartları değiştirmek için Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikasında örgütlendiler. Bunu fark eden işveren işçileri işten attı. Fabrikanın önünde direnmeye başladılar. Yüz günü aşan direnişleri sırasında içeride sendikal örgütlenmenin önünü alamayan işveren Lutfi Barutçu daha fazla işçiyi işten çıkardı. İşten çıkarılan 9 işçi ile birlikte senndika kapının önünde eylem yapınca içerideki işçilerin görmesini engellemek için eylem alanının önüne kamyon çektirdi. Nasihatler, tehditler, “sendikayı burada barındırmayacağız” türü söylemler tutmayınca, patron bu kez dünya sendikal tarihine geçecek akıl almaz bir rezalete imza attı. 30 Ocak günü direniş alanına gelen işçiler ağır bir koku duydular. Önce başka fabrikalardan ve giderlerden geldiğini düşündüler. Ancak fark ettiler ki direniş alanının yanına çekilen kamyonete, kartonlarla gizlenmiş şekilde iki amonyak tankı ağzı açılarak bırakılmış. 9 işçi 2 sendika uzmanı ve kadın işçilerden birinin 4 yaşındaki kızı maruz kaldıkları amonyak yüzünden fenalaştı ve ambulansla hastaneye götürüldü. Erken fark etmeleri sayesinde ölümden döndüler. Soruyoruz:Örgütlenen işçileri gözümüzün önünde öldürmeye teşebbüs eden işveren Lutfi Barutçu hakkında işçilerin yaptığı şikâyet ciddiyetle ve acil olarak ele alınacak mıdır? Ciddi bir soruşturma yürütülecek midir? Bu cinayet teşebbüsüne gerekli yasal yaptırımlar uygulanacak mıdır?İşçilerin sendikalaşmasını engellemeye çalışmak için hukuka aykırı olarak işçileri işten çıkaran Lutfi Barutçu hakkında TCK Madde 118’e göre soruşturma açılacak mıdır?Barutçu Tekstil’deki yasadışı uygulamalar, sendikal hak ihlalleri ve KOD 04 ile haksız yere işten çıkarma, aşırı fazla mesai yaptırma, ücretlerin kayıt dışı olarak ödenmesi, kadınlara yönelik ayrımcılık ve kötü muamele gibi uygulamalar Çalışma Bakanlığı’na bağlı iş müfettişleri tarafından soruşturulacak mıdır?Barutçu Tekstil’in müşterisi olan uluslararası markalara, Inditex ve H&M’e sesleniyoruz: altına imza attığınız uluslararası kural ve standartlara uyun ve bu işçilerin ihlal edilen yaşam ve örgütlenme özgürlüğü, adil bir yaşam ücreti, ayrımcılık ve kötü muameleden arındırılmış bir işyeri, makul çalışma saatleri gibi temel haklarını sağlayın. Lutfi Barutçu’ya sesleniyoruz:İşlediğin suçlardan yırtamayacaksın! Seni işçi sınıfının örgütlü gücü ile tanıştıracağız. Peşindeyiz. Hesap vereceksin!”
Gündem
01 Şubat 2023 - 17:05
TİP'ten Barutçu Tekstil işçileriyle dayanışma eylemi
Bursa’da Demirtaşpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Lütfü Barutçu’ya ait Barutçu Tekstil’de, Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş Sendikası’na üye oldukları için 9 işçi işten çıkarıldı.
Gündem
01 Şubat 2023 - 17:05